İstanbul, 15 Ekim 2023 tarihinde, Richter ölçeğine göre 6,2 büyüklüğünde bir depremle sarsıldı. Bu sarsıntı, İstanbul'un tarihi yarımadası ve çevresinde yaşayan pek çok insanın aniden paniğe kapılmasına neden oldu. Depremin merkez üssünün Marmara Denizi açıklarında yer aldığı bildirildi. Sarsıntının ardından denizi etkileyen dalgaların yükselmesi ise bölgedeki endişeleri artırdı. Depremin etkileri, il genelinde hissedilirken, acil durum ekipleri hemen harekete geçti ve vatandaşlara bilgilendirme yapıldı.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından yapılan açıklamada, depremin merkez üssünün Marmara Denizi’nin kuzeydoğusunda, Silivri ilçesinin açıklarında meydana geldiği belirtildi. Depremin derinliği ise 15 kilometre olarak kaydedildi. İstanbul’un pek çok ilçesinde hissedilen bu sarsıntı, halkı tedirgin etti. İnsanlar, deprem anında panik içinde binalardan dışarı çıkarak güvenli alanlara yöneldiler. Aniden duyulan sarsıntı, özellikle yüksek katlı binalarda oturanların hayatını tehdit eden bir durum oluşturdu.
Bu büyüklükteki bir depremin, İstanbul gibi büyük bir şehirde yaratacağı yıkım ve hasar, uzmanlar tarafından sık sık gündeme getirilmektedir. 1999 Gölcük Depremi’nin ardından İstanbul’daki binaların dayanıklılığı konusunda yapılan denetimler ve güçlendirme çalışmaları, kentteki olası büyük depremler öncesinde bir nebze olsun güvence sağlamakta. Fakat, bu sarsıntı, İstanbul’daki yapıların ne kadar hazır olduğuna dair sorgulamalara yol açtı.
Depremin ardından Marmara Denizi’nde yükselen dalgalar, deniz kıyısındaki bazı bölgelerde daha fazla kaygıya neden oldu. Bu dalgaların, özellikle low-tide (alçak gelgit) zamanında, bilinmeyen bir tehlike oluşturabileceği endişesi, yerel halk arasında hızla yayıldı. Denizde meydana gelen dalgaların yüksekliği, bazı bölgelerde 2 metreyi bulurken, bu durum gün boyunca balıkçı tekneleri ve deniz ulaşımını da etkiledi.
Uzmanlar, denizde meydana gelen dalgaların normal sismik aktivitelerden kaynaklandığını belirtirken, halk arasında oluşan panik, sosyal medyada da yankı buldu. İnsanlar, depremin etkilerini anlık paylaşarak, durumu güncel tutmaya çalıştılar. Sosyal medya platformları, insanların acil durum anlarında bilgi paylaşmalarına olanak tanıdı. Kullanıcılar, anlık videolar ve mesajlar paylaştı, bu da panik havasını artırdı. Deprem sonrası yapılan anketler, insanların büyük bir kısmının hiçbir hazırlığı olmadığını ve deprem anında ne yapacakları konusunda bilgisiz olduklarını gösterdi.
Sonuç olarak, İstanbul'daki bu deprem, hem fiziksel hasar açısından hem de psikolojik etki açısından şehirdeki büyük depremlerle ilgili bilinçlenmenin önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Uzmanlar, İstanbul'un tarihsel yapısı ve yeraltı yapısı hakkında sürekli bilgilendirme yapılması ve halka açık eğitimler verilmesi gerektiğini vurguladı. Bu tür doğal afetlerin her an yaşanabileceği gerçeğiyle yüzleşmek ve toplumu bilinçlendirmek, zararın en aza indirilmesi açısından kritik öneme sahip.